Bir Şiir ve Ardındakiler
Şairlerin çoğu tıkanıklığı, suskunluğu yaşamıştır. Hatta yazamamaktan duyulan utancı bile. Toplum sizi bilgin ve yazan biri olarak görüyor toplumu bir kenara bırakın siz kendinizi kendinize öyle tanıtıyorsunuz ve yazamıyorsunuz. Kaleminiz dile gelmiyor. Bir şair bir yazar için çok acı ve utanç verici an. Yazmak masa başı bir iş değildir ve her istediğinde yazamazsın. İstediğin kadar duygu yüklü ol hatta vücudundan taşsın o duygular insan öyle anlar yaşıyor ki donup kalıyor. Bence duygunun vücudumuzda en fazla olduğu an aslında yazamamak çok doğal. O anı yaşamak ve sindirmek istiyor olabilir beyin.
İzniniz olursa sizinle bir kaç şairi ve yazarı paylaşacağım. Hayatının belirli dönemlerinde suskunluğa bürünmüş ama hayatımıza eserleri ile dokunmuş olanları.
Cemal SÜREYYA
Herkesin saygı duyduğu Türk Edebiyatı'nın da çok önemli bir simgesi.
Söylenenlere göre kimi zaman günlerce yazamazmış, bir mısrada takılıp kalırmış öylece. ''Şiir yazmak için aşk gerek '' dese de üstadında aşk acısı yaşarken kalem oynatamadığı zamanlar varmış.
Biliyorum Sana Giden
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Sylvia PLATH
Kendisini pek tanımam ama Amerikalı bir şair ve yazar. Günlük tutmayı severmiş ve sıkça yazma krizlerinden bu yazma krizlerinin yol açtığı motivasyon düşüklüğünden bahsedermiş. Yazamadığı zamanlar kendini değersiz hissedermiş. Aylarca eline kalem almadığı da olmuş.
Ölüm
Ölüm çok güzel olmalı,
yumuşak, kahverengi toprakta yatmak,
birinin başının üzerinde çimlerin dalgalanması, ve sessizliği dinlemek.
Dünün olmaması, ve yarının olmaması.
Zamanı unutmak, hayatı affettmek, barışta olmak…
Edip CANSEVER
Edebiyatımızın nadide çiçeklerinden biri daha. 48 yaşına kadar şiiri ve farklı işleri beraberinde götürse de ondan sonra sadece şiire odaklanmıştır. Şiirlerinde kurgusal yapı ve imge kullandığı için takıldığı yerler oluyormuş. Böyle zamanlarda çok okur, çok dolaşır ve insanları izlermiş.
Ayrıca Cemal Süreyya kendisi için ''Fazla şiirden ölen şair'' tanımını kullanmıştır.
Gidemeyiş
Yaz çarçabuk geçti
Hepsi tekrar tekrar geçtiler
Bu bana uzun geldi
Gecem avurtlarım gibi çöktü
Ve çoktum
Sabahım, sabahlarım
Kabından taşan sütler gibi büyüdü
Ve taştım
Gün güne taşındı, yıl yıla
Gitmedim, gidemedim..
Bu liste daha uzayıp gider. Şimdi derseniz ki sevgili Nurgül sen bize bunları niye anlattın. Çünkü hayatta tek bir taşa ayağımız takıldı diye hemen yeri boylamayız. Ha diyelim ki boyladık o zaman da kalkmasını bilmeliyiz. Yok ben kalkamam yok öyle yok böyle diyemezsiniz. Neden diyemezsiniz? Onun da cevabını siz verin canım her şeye ben cevap bulamam ya.
Benimde yazdığım amatörce şiirlerim var. Aklıma geldikçe karaladığım. Aslında bu şairleri araştırmamın nedeni kendime ilham almak. Çünkü bende yazmayı çok seviyorum ama şu sıralar tıkandım. Çok iyi ve büyük bir şair olur muyum o muamma ama bir hedef koymak bile bizi harekete geçirmek için en önemli adımdır.
Yolun açık olsun başarıların daim olsun yavrum ❤️
YanıtlaSil❤️❤️
Sil