Kalbimin Arka Odası
Herkesin görmediği ama bizim bildiğimiz şeyler vardır. Sırlar gibi, utanç verici anlarımız gibi, duygularımız gibi. Söylemek istemeyiz hiç kimseye; yüzümüz yanar, kulaklarımız kızarır hatırlayınca. Sahi, bu kadar özenle gizlediğimiz şeyler ne ki? Adam mı öldürdük, birine zarar mı verdik? Hayır, sadece ağlamak istedik belki ya da bir merdivenden kayıp düştük.
Herkesin gizli ve kapıları ardına kadar kilitli bir odası varsa, biz neyden, kimden utanıyoruz? Kendimizden mi?
Odanın kapısında, elleri kanlı bir muhafız... Yaklaştırmaz seni oraya, görevini iyi bilir. Ama sor bakalım, elleri niye kanlı? Paramparça... En çok da o meraklı. Yüzüne bak, yüzüne... Kimmiş o? Sensin. Her gün aynada gördüğün silüet bu.
“Anahtar nerede?” deme, yok oranın anahtarı. Aslında tek bir çekişte açar herkes orayı. Ama korkuyor işte muhafız. Ya gördükleri onu mahvederse? Bir daha aynı şeyleri yaşayabilir mi? Var mı cesareti? Korkak varlık...
Oraya girmeye çalışan çok kişi oldu. Çok... Güvendin de noldu? Hepsi palavra. Yapma aynı hataları, söyleme işte, açma o kapıyı. Kendine bile anlatamadıklarını o mu anlayacak, he? Sanki onun kilitli odası yok gibi… Gülecek işte sana. Sonra yine başa sar.
Siz girebildiniz mi odaya? Bende yok o cesaret valla. Siz ne saklıyorsunuz ki? Ya da söylemeyin, sonra suçu bana yıkarsınız mazallah. Ben kimsenin odasına girmem, siz de denemeyin, zorlamayın bence. O isterse açar kapılarını. Çok da hevesli görünmeyin ama... O da sizden aynı fedakârlığı isterse, kalırsınız öyle.
Gelelim mevzuya… Her oda, ardına kadar açmak zorunda değildir kapısını. Aslında bazıları kapalı kalınca daha iyi, bence. Sizin kapınız hangi renk? Benimki lacivert. Canlı ama sorumluluğunu bilen bir kapı… Herkese öyle kolay kolay görünmez de hem.
''İnsanın içinde öyle derin bir kuyu var ki, bazen oraya kendisi bile bakmaya cesaret edemez.''
Virginia Woolf
Yorumlar
Yorum Gönder